2 Haziran 2015 Salı

ŞARKIMIZ

Necip Fazıl Kısakürek
necip fazıl kısakürek ile ilgili görsel sonucu

Kırılır da bir gün tüm dişliler
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim
Gökten bir el yaşlı gözleri siler
Şenlenir evimiz barkımız bizim

Yokuşlar kaybolur çıkarız düze
Kavuşuruz sonu gelmez gündüze
Sapan taşların yanında füze
Başka alemlerle farkımız bizim

Kurtulur dil tarih ahlak ve iman
Görürler nasılmış neymiş kahraman
Yer ve gök su vermem dediği zaman
Her tarlayı sular arkımız bizim

Gideriz nur yolu izde gideriz
Taş bağırda sular dizde gideriz
Bir gün akşam olur bizde gideriz
Kalır dudaklarda ŞARKIMIZ bizim


MARYA*

Bekir Sıtkı Erdoğan
Sustu 
Another Life gazinosu
Sustu şarkılar,
Paletimde renk sustu, fırçamda şekil
Ve bu gece ilk defa şimal körfezinde
Sustu Peramos'un mazgallarından
Şehre pancur pancur dökülen arya,

Artık ne tayfalar mevcut, 
Ne konandost bar 
Ne o kor tenli, kızıl saçlı kanarya

Bu medar ikliminin tenha gecesinde
Sardı bambu kamışlarını pişman bir sükut
Sardı bu sızı
Hani birdenbire bazen bütün etrafımızı
Sapsarı bir şüphe sarar ya 

İşte öylesine berbat bir hal var
Hiç bir şey düşünmek istemiyorum
Hiç bir şey
Ama dördüncü tarassut kulesinde
Bir şüpheli sinyal var
Sko - lar - ya 

Hayır hayır yalan bütün bunlar
Artık ne kadere inanıyorum ne fala
Yalan söylüyor o falcı kadın
O hintli parya

Ben yalnız sana inanıyorum
Yalnız sana, MARYA...

Beni kahrediyor böyle geçen her gece
Bu hoyrat yıldızlar, bu su, bu okyanus, bu yer
Ve gökyüzünde emanet duran şu asma fener
İnan ki sevgili MARYA
İnan sen gideli
Ne varsa hepsi hepsi bana yabancı
Ne varsa hepsi yalan, hepsi keder
Ve hepsi omuzumun üstünde 
Çaresiz bir yük
Ve hepsi angarya.

Biliyorum bu sabah 
Güneşle beraber biliyorum
Bir vapur demirleyecek bu nankör limanda
Pol'un ebedi matemine rağmen
Virjini olabilirdi bu vapurda
Ama sen yoksun biliyorum 
Sen yoksun
Sözünü ne çabuk unuttun
Maria

Baharda geleceğim diyordun hani
Haydi gel daha ne bekliyorsun 
İşte mevsim bahar ya
Fırçam neden böyle titrer bilir misin
Ve neden resimlerimde fon sapsarı
Anlıyorsun değil mi yavrum
Bütün kağıtlara sinmiş anlıyorsun
Bu tropikal zehir
Bu müzmin malarya

Sensiz nasıl da boş iskele
Sensiz nasıl da tenha şehir
Müfreze nöbetçilerinin gözü önünde
Koydan yıldızları çalmışlar bir bir,
Yine de birkaç çımacı, birkaç palikarya
Ama kim düşünür yıldızları,
Yüzbaşı Arnold'u vurmuş yerliler
Matemler içinde tekmil batarya

Bu insanlar, bu yıldızlar, bu gök, bu deniz, bu yer
Birer birer kaybolmaya mahkum
Birer birer
Biz ki çoktan bu sapsarı hasret içinde susuz
Biz ki çoktan beri kaybolmuşuz
Nasıl, ağlıyor musun MARİA
Sil gözlerini, haydi sil yavrum
Bizim yokluğumuzdan ne çıkar
Aşkımız var ya

-------------
AÇIKLAMA
Hoca şiiri, ilkin Mayıs1963  tarihinde defterine almış.Aralık 1993 tarihinde Sütcü İmam Lisesinde ikinci defterine güncellemiş.

KÜLLÜ MAFİŞ

Şemsi Belli 
Farzet ki sana uydum
Çamaşır ipi sağlam çıktı farzet
Pencereye kadar çıkamam ya
Çıktığımı farzet

Baban duymazsa anan duyar
Ablan duyar
Birisi duyar

Duymadıklarını farzet
Beni gecelikle karşıladığını
Öpüştüğümüzü koklaştığımızı farzet
Öyle zamanlarda öksüresim gelir
Öksürmediğimi farzet

Farzet ama
Gelirken getiren bir heyecan var
Çık
Küllü mafiş
Olmaz bu iş


GÜL MEVSİMİ YAVRUM


Gül mevsimi yavrum yine güllerle açıl, gez
Tat zevkini ömrün ki giden gün geri dönmez
Zannetme ki eşk âteşi, kalp neş'esi sönmez
Tat zevkini ömrün ki giden gün geri dönmez


Ağzın gibi korlaşmada kıpkırmızı narlar
Bir gün ne bu yazlar kalacaktır, ne baharlar
Birdenbire bastırmadan etrâfını karlar
Tat zevkini ömrün ki giden gün geri dönmez

--------------

AÇIKLAMA

Gül mevsimi yavrum şarkı sözleri
BESTE: Rüştü ERİÇ 
SÖZ: Rıza Polat Akkoyunlu
Usulü: Aksak

ELVEDA

Arif Nihat Asya
arif nihat asya ile ilgili görsel sonucuKarım benim,
Sevgisi içine tomurcuklanan,
Baharım benim,
Sakın içlenip söyleme,
Daha dün havalar ne hoş,
Günler ne güzeldi.
Bu ayrılık da nereden geldi,
Deme.
Batıda bir dram oynanıyor,
Açıldı perde,
Ölümü çarmıha gereceğiz karıcığım,
Çelik süngülerde.
Elveda karıcığım elveda,
Bu sevda başka sevda
"YURT AŞKI"derler buna,
İnan ki senden önce,
Onundur neyse bütün varım,
Artık bol ışıklı bir yarına,
Şarkı söylesin çocuklarım.
Ve bundan böyle,
Boş kalan yastığıma
On aylık oğlum koysun başını
Ve sen ona
Adından önce öğretmelisin karıcığım
"İstiklal Marşını".
Dudaklarında şanlı bayrağın izi
Gözlerinde yurdun engin denizi,
Dalgalanan kızım,
Sorarsa beni,
De ki :
"Dün deden
Yurt yolunda ölmüştü,
Bugün baban
Aynı yolun daha şereflisine düştü
Gerçi bu yol,
Şimdilik Meriç kıyılarında bitiyor,
Fakat onun gözlerinde
Sarı Tunca,Yeşil Tuna tütüyor."
Böyle söyle,
Böyle de
Böyle yaz
Çünkü karıcığım,
Yurt olmayınca 
Hiçbir şey olmaz.

--------------------
AÇIKLAMA
1. Hoca şiiri, ilkin Ağustos 1965  tarihinde defterine almış.
2. Şarkıya dönüştürülen bütün şiirler gibi bu şiir de besteleyenin ya da şarkıyı seslendirenin  adıyla anılır olmuş.
3. Bir çok kaynaklarda şairi: Rıza Akkoyunlu olarak verilmiş. 
4. Hoca şiiri,23.12.1993  tarihinde güncellemiş ve ikinci defterine almış.

1 Haziran 2015 Pazartesi

ISSIZ KALMIŞ OTAĞI

Bayburtlu Zihni
Vardım ki yurdundan ayak göçürmüş
Yavru gitmiş ıssız kalmış otağı
Camlar şikest olmuş meyler dökülmüş
Sakiler meclisten çekmiş ayağı

Hangi dağda bulsam ben o maralı
Hangi yerde görsem çeşm-i gazali
Avcılardan kaçmış ceylan misali
Göçmüş dağdan dağa yoktur durağı

Laleyi sümbülü gülü har almış
Zevk u şavk ehlini ah u zar almış
Süleyman tahtını sanki mar almış
Gama tebdil olmuş ülfetin çağı

Zihni dert elinden her zaman ağlar
Sordum ki bağ ağlar bağ u ban ağlar
Sümbüller perişan güller kan ağlar
Şeyda bülbül terk edeli bu bağı



KEKLİK SEKİŞLİ

Karacaoğlan
Karacaoğlan ile ilgili görsel sonucu
Kadir Mevlâm, budur senden dileğim,
Şöyle bir güzel ver gönlüm eyleyim.
Ellere verirken benim ne suçum
Birin de bana ver gönlüm eyleyim.


Güvercin topuklu hem ince belli
Gerdanı bir karış püskürme benli
Hemen Köroğlu'nun Ayvaz'ı dengi
Bana bir suna ver gönlüm eyleyim

Güvercin duruşlu, keklik sekişli,
Kıl ördek boyunlu, ceyran bakışlı,
Tavus kuşu gibi göğsü nakışlı,
Şöyle bir güzel ver gönlüm eyleyim.

Karac'oğlan der ki: Yüzü bembeyaz,
Durayım divâna, edeyim niyaz.
Elmadan kırmızı, elmastan beyaz,
Şöyle bir güzel ver gönlüm eyleyim.